Wednesday, January 31, 2007

ARUZ ÖLÇÜSÜ

1- Aruz ölçüsünde heceler açık (kısa), kapalı (uzun) ve medli hece olmak üzere üçe ayrılır.
2- Başlıca tef‘ileler şunlardır: Fa‘ (-), Fe ul (. -),Fa‘ lün (- -), Fe i lün (. . -),Fâ i lün (- . -), Fe û lün (. - -), Mef û lü (- - .), Fe i lâ tün (. . - -), Fâ i lâ tün (- . - -), Fâ i lâ tü (- . - .), Me fâ i lün (. - . -), Me fâ î lün (. - - -), Me fâ î lü (. - - .), Müf te i lün (- . . -), Müs tef i lün (- - . -), Mü te fâ i lün (. . - . -)... Burada tef‘ilelerle parantez içindeki hecelerinin değerlerinin aynı olduğuna dikkat ediniz.
3- Aruz vezninde tef‘ileler heceleri bölebilir. Hece ölçüsündeki gibi okuyuşta tef‘ilelerde durgu yapılmaz.
4- Aruz vezninde hecelerin kısalığı ve uzunluğu esas olduğu için bazı Türkçe kelimeler kısa olduğu halde vezin gereği uzun okunur; buna imale denir. İmale kısa heceyi uzun yapar. Arapça ve Farsça kelimelerdeki bazı uzun seslerin vezin gereği kısa okunmasına da zihaf denir. Zihaf ise imalenin tersine uzun heceyi kısa yapmayı sağlar. Hece ölçüsünde böyle bir mesele yoktur. Türk edebiyatında imale çok sayıda bulunmakla beraber zihaf kusuru hoş karşılanmadığı için çok az yapılmıştır.
5- Farsça tamlama eki olan “-i” ile “ve” anlamındaki “ü, vü” bağlacı vezin gereği uzun da kısa da olabilir.
6- Medli heceler hafif bir “i, ı” sesi varmış gibi okunur. Bahâr kelimesi bahâr[ı], eşkden kelimesi ise eşk[i]den şeklinde söylenmelidir.
7- Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün kalıbıyla yazılan şiirlerde ilk tef‘ile bazı mısralarda Fâilâtün, son tef‘ile ise Fa‘lün olabilir. Bu sadece bu kalıba özgü bir durumdur. Bu kalıpla yazılan şiirlerde başta imale yapmaya gerek yoktur. Farklı tef‘ile parantez içinde hemen altında gösterilir.
8- Türkçe kelimelerle aruz veznindeki başarı Muallim Naci ile başlamış olup Türk aruzu Tevfik Fikret, Yahya Kemal Beyatlı ve Mehmet Âkif Ersoy tarafından gerçekleştirilmiştir. Hatta Mehmet Âkif o kadar başarılı olmuştur ki bir çok kişi İstiklâl Marşı'nın hece ölçüsüyle yazıldığını zanneder. Oysa bu marş aruzun “Fe i lâ tün / Fe i lâ tün /Fe i lâ tün /Fe i lün” kalıbıyla yazılmıştır.
9- Aruzla yazılan bir şiirin hece sayısı bazan eşit olabilir. Mısralardaki açık kapalı dizilişinin aynı olması o şiirin aruzla yazıldığın gösterir.
Cânı cânânı bütün vârımı alsın da Hüdâ 15 hece
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ 15 hece
10- Sessiz bir harfle biten kelime vezin gereği açık olması gerekirse, kendinden sonra sesli ile başlayan bir hece varsa birinci kelimenin sonundaki harf, ikinci kelimenin ilk hecesine ulanır. Buna ulama denir. Ulama kapalı heceyi açık yapar. Ulama genellikle yapılır; fakat her zaman yapılmak mecburiyetinde değildir.
11- Servet-i Fünun edebiyatçıları bir şiirde değişik aruz kalıpları kullanmak suretiyle serbest vezne zemin hazırlamışlardır. Cenap Şahabetin'in “Elhân-ı Şita” adlı şiiri bu şekilde yazılmıştır. Bu şiirdeki bazı mısralar Feilâtün / Mefâilün / Feilün, bazı mısralar ise Mef‘ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün kalıbıyla yazılmıştır.
12- Bir şiirin vezni en az iki mısradan hareket ederek bulunabilir. Tek mısraa bakarak vezin bulunmaz.
13- Mısralardaki imale ve zihaf kusuru olan heceleri altı çizilerek belirtilmiştir.
14- Bir şiirin vezni bulunurken şu işlemler yapılır:
a) Veznini bulacağımız mısraların hecelerindeki uzun seslilere dikkat ederek yazmalıyız.
b) Önce mısralardaki hecelerin açık mı kapalı mı oldukları tespit edilir.
c) Medli hece olup olmayacağı özellikle kontrol edilmelidir. Bu ihmal edilirse bir mısradaki hece değeri eksik çıkar. Mısralardaki heceler sayılarak medli hece olup olmadığı konusunda bir ipucu yakalayabiliriz.
d) Hecelerin açık kapalı değerleri karşılıklı kontrol edilir. Önce imkân varsa ulama, yoksa imale yapılır. Zihaf çok az bulunduğu için en sonra o ihtimal düşünülür.
e) Hecelerin karşılaştırılması yapıldıktan sonra açık kapalı değerleri çizgi ve nokta şeklinde ayrı bir yere geçilir. Mısra sayısına göre tef‘ile sayısı tahmin edilmeye başlanır. İlk tef‘ile en az heceden oluşur. Genelde az heceli Fa’, Fe i lün, Fâ i lün gibi tef‘ileler sonda bulunur.
f) Yazılan aruz kalıbı ile işaretler arasında uyum olmasına dikkat etmelidir.


ARUZ KALIPLARIYLA İLGİLİ UYGULAMALAR


Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
Kurbânın olam var mı benim bunda günâhım (Nahîfî)

Açınca yelkeni hiç bakma, oynasın varsın;
Kayık çocuk gibidir: Oynuyor mu kaydetme (Tevfik Fikret)

Duydum seni istiyor bu vicdan
Bildim sana vâsıl oldu cânân (Abdülhak Hamid Tarhan)

Memleket bitti, yine bitmedi sen, ben....
Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşmen (Namık Kemal)

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş renkli bir yığın yaprak (Ahmed Haşim)

Âsûde olam dersen eğer gelme cihâna
Meydâna düşen kurtulamaz seng-i kazâdan (Ziya Paşa)

Hayır mâtem senin hakkın değil, mâtem benim hakkım:
Asırlar var ki aydınlık nedir hiç bilmez âfâkım. (Mehmed Âkif Ersoy)

Çatma, kurban olayım çehreni, ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır ,Hakk'a tapan milletimin istiklâl! (Mehmed Âkif Ersoy)

Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle
Canlandı o meşhûr ova at kişnemesiyle (Yahya Kemal Beyatlı)

Gönlüm, dilim, kanım ve mizâcımla sizdenim
Dünyâ ve âhirette vatandaşlarım benim. (Yahya Kemal Beyatlı)

Sitanbul’a geçmiş idim salı gün
Cihân görmesin ânın emsâli gün (Keçecizâde İzzet Molla)

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlare su
Kim bu denlü tutuşan odlare kılmaz çâre su (Fuzûlî)

Dinle neyden kim hikâyet etmede
Ayrılıklardan şikâyet etmede (Nahifî)

Hani ol gül gülerek geldiği demler şimdi
Ağlarım hâtıra geldikçe gülüştüklerimiz (Mâhir)

Ne Süleymân ne Selîm'in kuluyuz
Hazret-i Rabbi rahîmin kuluyuz (Esrar Dede)

Anı hoş tut garîbindir efendi işte biz gittik
Gönül derler ser-i kûyunda bir dîvânemiz kaldı (Hayâlî)

Geçer firkat zamânı böyle kalmaz
Sağ olsun sevdiğim Mevlâ kerimdir (Nâilî)

Cihânda âşık-ı mehcûr sanma râhat olur
Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur (Şeyhülislâm Yahya)

Ağlatmayacaktın yola baktırmayacaktın
Ol va'de-i tekrâr be-tekrârı unutma (Esrar Dede)

Gül hasretinle yollara tutsun kulağını
Nergis gibi kıyâmete dek çeksin intizar (Bâkî)

ARUZ KALIPLARIYLA İLGİLİ UYGULAMALARIN İZAHLARI

Göz gördü / gönül sevdi / seni ey yü / zü mâhım seni: imale
_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _
Kurbânı /n olam var mı / benim bunda / günâhım (Nahîfî) Kurbânın olam: ulama
_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _
Mef'ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün


Açınca yel / keni hiç bak / ma, oynasın / varsın;
. _ . _ / . . _ _ / . _ . _ / _ _
Kayık çocuk / gibidir: Oy/ nuyor mu kay / detme (Tevfik Fikret)
. _ . _ / . . _ _ / . _ . _ / _ _
Mefâilün / Feilâtün / Mefâilün / Fa’ lün
(Feilün)

Duydum se / ni istiyor / bu vicdan vâsıl oldu: ulama
_ _ . / . _ . _ /. _ _
Bildim sa / na vâsıl ol / du cânân (Abdülhak Hamid Tarhan)
_ _ . / . _ . _ /. _ _
Mef'ûlü / Mefâilün/ Feûlün

Memleket bit / ti, yine bit / medi hâlâ / sen, ben.... yine: imale
_ . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / _ _ büyük olmaz: ulama
Bize bu hâl / ile bizden / büyük olmaz / düşmen (Namık Kemal) bu: imale
. . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / _ _
Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün
(Fâilâtün) (Fa'lün)

Ağır ağır / çıkacaksın / bu merdiven / lerden
. _ . _ / . . _ _ / . _ . _ / _ _
Eteklerin / de güneş renk / li bir yığın / yaprak (Ahmed Haşim)
. _ . _ / . . _ _ / . _ . _ / _ _
Mefâilün / Feilâtün / Mefâilün / Feilün



Âsûde / olam dersen / eğer gelme / cihâna dersen eğer: ulama
_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _
Meydâna / düşen kurtu/ lamaz seng-i / kazâdan (Ziya Paşa)
_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _
Mef'ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün



Hayır mâtem senin hakkın değil, mâtem benim hakkım: bilmez âfâkım.: ulama
. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _
Asırlar var ki aydınlık nedir hiç bilmez âfâkım. (Mehmed Âkif Ersoy)
. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _
Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün

Çatma, kurban / olayım çeh / reni, ey naz / lı hilâl!
_ . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / . . _
Kahraman ır / kıma bir gül! / Ne bu şiddet / bu celâl?
_ . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / . . _
Sana olmaz / dökülen kan / larımız son / ra helâl...
_ . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / . . _
Hakkıdır ,Hak / k'a tapan mil / letimin is / tiklâl! (Mehmed Âkif Ersoy)
_ . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / _ _
Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün
(Fâilâtün) (Fa'lün)

Uçtuk Mo / haç ufkunda / görünmek he / vesiyle Mohaç ufkunda: ulama
_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _
Canlandı / o meşhûr o / va at kişne / mesiyle (Yahya Kemal Beyatlı)
_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _
Mef'ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün

Gönlüm, di / lim, kanım ve / mizâcımla / sizdenim
_ _ . / _ . _ . / . _ _ . / _ . _
Dünyâ ve / âhirette / vatandaşla / rım benim. (Yahya Kemal Beyatlı)
_ _ . / _ . _ . / . _ _ . / _ . _
Mef'ûlü / Fâilâtü / Mefâîlü / Fâilün

Sitanbul’a geçmiş idim salı gün salı: imale
. _ _ / . _ _ /. _ _ /. _ ânın emsâli: ulama
Cihân görmesin ânın emsâli gün (Keçecizâde İzzet Molla)
. _ _ / . _ _ /. _ _ /. _
Fe û lün / Fe û lün / Fe û lün / Fe ûl


Saçma ey göz / eşk[i]den gön / lümdeki od / lare su eşk: medli hece
_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ (bir buçuk)
Kim bu denlü / tutuşan od / lare kılmaz / çâre su (Fuzûlî)
_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ altı çizili hecelerde imale var.
Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün


Dinle neyden / kim hikâyet / etmede
_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _
Ayrılıklar / dan şikâyet / etmede
_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ Nahifî
Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün


Hani ol gül / gülerek gel / diği demler / şimdi
. . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / _ _
Ağlarım hâ / tıra geldik / çe gülüştük / lerimiz (Mâhir)
_ . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / . . _
Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün
(Fâilâtün) (Fa'lün)

Ne Süleymân / ne Selîm'in / kuluyuz
. . _ _ / . . _ _ / . . _
Hazret-i Rab / bi rahîmin / kuluyuz (Esrar Dede)
_ . _ _ / . . _ _ / . . _
Feilâtün / Feilâtün / Feilün
(Fâilâtün) (Fa'lün)

Anı hoş tut / garîbindir / efendi iş / te biz gittik
. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _

Gönül derler / ser-i kûyun / da bir dîvâ / nemiz kaldı (Hayâlî)
. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _
Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün

No comments: